Ümit Özkan Yalçın, 1991 yılında dünyaya geldi. Lise eğitimini, 19 Mayıs Anadolu Lisesi(Eskişehir)’de, Üniversite lisans eğitimini Doğuş Üniversitesi Psikoloji(İngilizce), Yüksek lisans eğitimini Kent Üniversitesi(İstanbul)’da tamamladı.
Üniversite yıllarında, birçok sosyal sorumluluk, akademik etkinlik ve kültürel etkinlik düzenledi, yönetti, düzenlenmesine yardımcı oldu. Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu’nda yerel yapılanma başkanlığı yaptı, üniversite psikoloji kulübünde yönetici olarak bulundu.
İki kez, üniversite tarafından verilen ders dışı etkinlik ödülü aldı.
Üniversite devam ederken, çeşitli gönüllü klinik stajlar yaptı, dikkat ve bilişsel süreçlerle ilgili okumalar yaptı, araştırmalarda bulundu. “Ölüm Korkusunun Dikkat Üzerine Olan Etkisi” ni inceledi.
Üniversite bittikten sonra, serbest zamanlı psikolog/psikoterapist olarak faaliyetlerini sürdürdü. Aynı zamanda, Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisans yaptı. Yüksek lisansını “Dodo Kuşu Etkisi, Psikoterapideki Yeni Yaklaşımlar” isimli çalışma ile tamamladı. Bu çalışmada, farklı psikoterapi metotlarının, bireyler üzerine farklı etkilerini araştırma ve öğrenme fırsatına erişti. Meslek hayatında da diğer farklı psikoterapi enstrumanlarını, belli bir ekol üzerinden kullanmanın doğru olacağı görüşüne sahip oldu.
2020 yılında, Eskişehir’de Grata Danışmanlık / Psikoterapi’yi kurdu. Bu kurumun amacı, danışanlara, nitelikli, bilimsel ve ölçülebilir hizmetler vermek.

Yaklaşım:

Psikoterapi yaklaşımı olarak, “teknik eklektisizm” adı verilen yaklaşımı uygulamaktadır. Bunun anlamı, bir teoriye tam anlamıyla bağlı olmadan, farklı psikoterapi ekollerinden enstrumanlar kullanmak olarak tanımlanabilir. Genellikle, temelde Bilişsel Davranışçı Terapi methotları ile psikoterapiyi şekillendirse de Bilinçli Farkındalık (mindfulness), İçgörü artırmak üzerine çalışmalar, Varoluşçu Terapi ya da diğer ekollerden olan psikoterapi enstrumanlarını da bu sürecin içine ekleyebilir. Burada önem verilen, danışanın durumu, terapötik ittifak sonucunda varılmak istenen hedef birliği, danışan için sürdürülebilirlik ve kişiye özel şekilde olmasıdır. Terapi methodunun bilimsel ve ölçülebilir olması, yaklaşımda oldukça önemlidir, bunun için gerekli görüldüğünde testler uygulanır. Bir diğer önemli olansa, psikolojinin yaşamın içinden olduğu gerçeğine paralel olarak, insani özelliğini kaybetmemesi adına danışan ile kurulan “insani ve açık iletişim” dir.
Ümit Özkan Yalçın, psikoterapistin sahip olması gereken özellikler içinde, “merak” ögesinin önemli olduğunu savunan görüştedir. Bu “merak” ögesinin diri tutulması ile, danışanın zorlandığı problemleri anlamak adına, hayata karşı izole bir psikoterapistin çok başarılı olamayacağını düşünür. Başlangıçta edinilen iyi bir iletişimin, danışanın gelişimi ve problemlerinin çözümü adına önemli bir yer tuttuğunu savunur. Bu sebepten dolayı, ilgi alanını salt psikoloji içerisinde tutmaz ve multidisipliner bir şekilde çalışabilir durumda olduğunu kontrol eder.
Gelen her danışan, belli prosedürler çerçevesinde yeni bir vakadır ve bu konudaki güncel çalışmalar tekrar taranır. Psikoterapistin diğer tecrübeleri de değerli olsa da, belli bir tünel görüşü içerisinde olmaması adına, atılacak olan adımlar, ilk seansın ardından belirlenir ve kişiye özel yol haritası çizilir.
Gizlilik ve Etik:

APA (American Psychology Associations) ve TPD (Türk Psikologlar Derneği)’nin tüm etik ve gizlilik ilkelerine uyulmaktadır. Seans öncesi, danışan ile psikolog arasında bir onam formu imzalanmaktadır. Psikolog, anlatılan her şeyi, APA ve TPD’nin belirlediği etik ve kanunun belirlediği gizlilik ölçüsünde uymayı yazılı olarak taahhüt eder.

Etik ilke olarak öncelik, danışanın hiç bir surette yargılanmaması, öznel olarak davranmak istediği, hedeflediği modelin dışına çıkılmaması önem taşır. Psikolog, burada vasıf olarak, danışanın bakmadığı perspektiften bakmasını sağlayabilmek, hedeflenilen duruma ulaşabilmek adına yapılabilecek zihinsel ve davranış süreçlerini düzenlemek ile yükümlüdür.