İstanbul Bilgi Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezunum. Kendimi bildim bileli sporla iç içeyim. 5 yaşımdayken yüzmeyi öğrenme amacıyla başladığım bu spor hayatımın en önemli parçası haline geldi. Bugün hala Fenerbahçe Spor Kulübü’nde aktif olarak yüzme kariyerime devam ediyorum.

Diyetisyenliğe olan ilgim lise yıllarında şekillenmeye başladı. O dönem diğer yüzücülere göre daha sıska olmam ve gelişimimin geç olması sonucu performans düşüşüm beni bir dönem rekabetçi spordan uzaklaştırdı. Bu küskünlüğün ardından tekrar spora dönmemle birlikte daha iyi bir performans gösterebilmek için araştırmalar yapmaya başladım ve kendimi spor ve beslenme dünyasının içinde buldum. Doğru ya da yanlış o dönemde uyguladığım beslenme tutumları kendi üzerimde araştırma niteliği taşıdı. Diyetisyenlik maceram bu şekilde başladı diyebilirim.

Hedefim, profesyonel sporcularda veya sporu hayat tarzı haline getirmiş profesyonel gibi çalışan sporcuların performans veya sağlık hedeflerine sürdürebilir ve keyif aldıkları bir beslenme alışkanlığıyla ulaşmalarını sağlamak. Kısa süreli sonuçların ardından gelen hüsran yerine daha uzun soluklu, ne yaptığınızın farkında olduğunuz bir beslenme alışkanlığı kazanmanız benim için çok daha önemli.

Performans beslenmesi ve egzersiz beslenmesi birbirinden ayrıdır. Yoga, pilates ve fitness gibi sağlık için düzenli yapılan aktiviteler egzersiz beslenmesi, müsabaka sporları ise performans beslenmesi adı altında bakılmalıdır. İş performansta beslenmeye geldiğinde sporcuların dilinden anlayabilecek ve onların bazı şeyleri neden yaptıklarını çözümleyebilecek bir danışmana ihtiyaçları vardır. Bu yüzden sizinle aynı tecrübeleri, hisleri ve zorlukları yaşamış bir danışman sizinle daha kolay empati kurabilecektir.